serapsargin@sarginhukuk.com

Deniz taşımacılığında, gemi boşaltma limanına vardıktan sonra taşıyanın öncelikle TTK/m.1168’de düzenlenen yükle ilgililere karşı hazırlık bildiriminde/ ihbarda (NOR-Notice of Readiness ) bulunma yükümlülüğü vardır. Taşıyan geminin geldiğini, boşaltma yapmaya ve yükü teslim etmeye hazır olduğunu gönderilene bildirir. Bu bildirim karşı tarafı ifaya katılmaya davet niteliğindedir. Taşıyanın hazırlık bildiriminde bulunmasının 2 sonucu vardır: 1- Gönderilen yapılan bildirimi/ihbarı kabul edip yükü tesellüm etmeye başlayabilir ancak süresi içinde yükü teslim almaz ise ve konteyneri belirlenen serbest sürede (free time) taşıyana teslim etmez ise demuraj ücretleri devreye girer. Konteyner tesliminde belirlenen free time süreleri aşıldığında ücretli bir süre başlar ve bu süreler için oluşan ücrete ‘demuraj’ denilmektedir. Burada önemli olan nokta taşıyanın konteynerın beklemesi ve gecikmesi sebebiyle uğrayacağı zarar nasıl karşılanacaktır? Demuraj ücretlerinin hukuki dayanağı nedir? Bu soruları değerlendirmek yerinde olacaktır. Konteyner demurajının götürü tazminat olarak mı yoksa cezai şart olarak mı değerlendirilmesi gerektiğine yönelik öğretide iki farklı görüş bulunmaktadır. Eğer taşıyan bekleme sebebiyle uğrayacağı muhtemel zararını önceden bir tarifeye bağlayıp hesaplayarak gün başına bölerek hesaplamış ise, götürü tazminat; eğer taşıyan tazminattan ziyade bir ifaya zorlama amacıyla zararın üstünde demuraj ücreti kararlaştırmış ise demurajın cezai şart koşulu olduğundan söz edilecektir. Cezai şarttaki bedeller, taşıyanın tarifesi veya demuraj tarifesi üzerinden belirlenebilir. Bu tarifeler konşimentoda yer alabileceği gibi açıkça navlun sözleşmesinde, taşıyanın atıf yaptığı internet sitesinde veya hazırlık ihbarında belirtilebilir. Kanunda demuraj bedellerinin üst sınırıyla ilgili bir düzenleme yoktur. Çoğu zaman demuraj ücretlerinin konteyner bedellerinin çok üstüne çıktığı görülmektedir.

Bu nedenle uygulamada özellikle yurtdışında konteyner bedelinin 3 katını aşan demuraj ücretinin olamayacağı yönünde taraflar anlaşmalara karşılıklı olarak ibareler koymaya başlamıştır. Ülkemizde hakimin müdahalesi yoluyla demuraj ücretlerinin indirilmesinin talep edilmesi halinde mahkeme Deniz Ticaret Odası’nda yer alan rayiç demuraj tarifesi üzerinden yararlanarak demuraj ücretlerinin indirilmesine yönelik hesaplama yapabilir.

2- Taşıyanın TTK/m.1168’e göre hazırlık bildiriminin/ihbarın bir diğer sonucu şudur; Gönderilenin bildirime/ihbara rağmen yükü teslim almaktan kaçınması veya gönderilenin bulunamaması durumunda yükün teslim alınmamasından kaynaklanan bir ifa engeli karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada taşıyanın BK/m107 ve BK/m.109’dan kaynaklanan “TEVDİ HAKKI” söz konusudur. “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.” Yani bu madde yardımıyla taşıyan tevdi yoluna giderek borcundan kurtulabilir. Ayrıca tevdiinin fiilen mümkün olmaması durumunda, yük tevdi edilmeye elverişli değil ise (örneğin; yükün ham petrol olması veya bozulabilecek bir yük olması durumunda) BK/108’de yer alan hüküm uyarınca taşıyanın, taşıtana önceden bildirimde bulunmak suretiyle mahkemeye başvurarak hâkimin izniyle açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi etme hakkı vardır. Mahkeme kararıyla satıştan elde edilen meblağ mahkeme kasasına depo edilir. TTK/m.1201’e göre taşıyanın eşya üzerinde hapis hakkı mevcuttur. “Hapis hakkı, eşya, taşıyanın zilyetliğinde bulunduğu sürece devam eder; teslimden sonra dahi, otuz gün içinde mahkemeye müracaat edilmek ve eşya henüz gönderilenin zilyetliğinde bulunmak şartıyla, hapis hakkından doğan yetkilerin kullanılması mümkündür.” Eğer bu işlemler sırasında sürastarya süresi geçirilmiş ise tevdi sebebiyle yaşanan gecikme için de taşıyan sürastarya parasını ve ardiye masraflarını mahkemeden talep edebilir. Bununla birlikte taşıyan hapis hakkını kullanmasına rağmen alacağına kavuşamazsa bu takdirde navlun sözleşmesinin hükümleri çerçevesinde TTK/m.1207’ye göre taşıtana rücu yolu mümkündür. Bu hükme göre ; “Gönderilen, eşyanın teslimini isteme hakkını kullanmazsa, taşıtan, navlun sözleşmesi gereğince navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle yükümlüdür.”

Ayrıca konteynerın teslim edilememesinin uluslararası boyutunu değerlendirdiğimizde Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu/madde 33’te yer alan özel düzenleme karşımıza çıkmaktadır. “İfa sırasında gerçekleştirilen fiil ve işlemler ile malların korunmasına ilişkin tedbirler konusunda bu işlem veya fiillerin yapıldığı veya tedbirin alındığı ülke hukuku dikkate alınır.” Dolayısıyla örneğin; Türkiye’den Almanya’ya taşınmış bir yük söz konusu ise ve yük Almanya’da teslim edilememiş ise yükün ifa yeri Almanya olduğu için Alman Hukuku’nun tevdi şartları değerlendirilerek taşıyanın sahip olduğu hak ve alacaklar o ülke hukukuna göre belirlenecektir. Uluslararası navlun sözleşmelerinin ifa edilememesinde Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu’nda yer alan bu hususa özgü kanunlar ihtilafı kurallarını göz önünde bulundurmak gerekecektir.

(*) 26 Nisan 2022 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.

" />
post-thumb

Konteynerin Beklemesi ve Demuraj Ücretinin Hukuki Boyutu

Av. Serap Sargın serapsargin@sarginhukuk.com

Deniz taşımacılığında, gemi boşaltma limanına vardıktan sonra taşıyanın öncelikle TTK/m.1168’de düzenlenen yükle ilgililere karşı hazırlık bildiriminde/ ihbarda (NOR-Notice of Readiness ) bulunma yükümlülüğü vardır. Taşıyan geminin geldiğini, boşaltma yapmaya ve yükü teslim etmeye hazır olduğunu gönderilene bildirir. Bu bildirim karşı tarafı ifaya katılmaya davet niteliğindedir. Taşıyanın hazırlık bildiriminde bulunmasının 2 sonucu vardır: 1- Gönderilen yapılan bildirimi/ihbarı kabul edip yükü tesellüm etmeye başlayabilir ancak süresi içinde yükü teslim almaz ise ve konteyneri belirlenen serbest sürede (free time) taşıyana teslim etmez ise demuraj ücretleri devreye girer. Konteyner tesliminde belirlenen free time süreleri aşıldığında ücretli bir süre başlar ve bu süreler için oluşan ücrete ‘demuraj’ denilmektedir. Burada önemli olan nokta taşıyanın konteynerın beklemesi ve gecikmesi sebebiyle uğrayacağı zarar nasıl karşılanacaktır? Demuraj ücretlerinin hukuki dayanağı nedir? Bu soruları değerlendirmek yerinde olacaktır. Konteyner demurajının götürü tazminat olarak mı yoksa cezai şart olarak mı değerlendirilmesi gerektiğine yönelik öğretide iki farklı görüş bulunmaktadır. Eğer taşıyan bekleme sebebiyle uğrayacağı muhtemel zararını önceden bir tarifeye bağlayıp hesaplayarak gün başına bölerek hesaplamış ise, götürü tazminat; eğer taşıyan tazminattan ziyade bir ifaya zorlama amacıyla zararın üstünde demuraj ücreti kararlaştırmış ise demurajın cezai şart koşulu olduğundan söz edilecektir. Cezai şarttaki bedeller, taşıyanın tarifesi veya demuraj tarifesi üzerinden belirlenebilir. Bu tarifeler konşimentoda yer alabileceği gibi açıkça navlun sözleşmesinde, taşıyanın atıf yaptığı internet sitesinde veya hazırlık ihbarında belirtilebilir. Kanunda demuraj bedellerinin üst sınırıyla ilgili bir düzenleme yoktur. Çoğu zaman demuraj ücretlerinin konteyner bedellerinin çok üstüne çıktığı görülmektedir.

Bu nedenle uygulamada özellikle yurtdışında konteyner bedelinin 3 katını aşan demuraj ücretinin olamayacağı yönünde taraflar anlaşmalara karşılıklı olarak ibareler koymaya başlamıştır. Ülkemizde hakimin müdahalesi yoluyla demuraj ücretlerinin indirilmesinin talep edilmesi halinde mahkeme Deniz Ticaret Odası’nda yer alan rayiç demuraj tarifesi üzerinden yararlanarak demuraj ücretlerinin indirilmesine yönelik hesaplama yapabilir.

2- Taşıyanın TTK/m.1168’e göre hazırlık bildiriminin/ihbarın bir diğer sonucu şudur; Gönderilenin bildirime/ihbara rağmen yükü teslim almaktan kaçınması veya gönderilenin bulunamaması durumunda yükün teslim alınmamasından kaynaklanan bir ifa engeli karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada taşıyanın BK/m107 ve BK/m.109’dan kaynaklanan “TEVDİ HAKKI” söz konusudur. “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.” Yani bu madde yardımıyla taşıyan tevdi yoluna giderek borcundan kurtulabilir. Ayrıca tevdiinin fiilen mümkün olmaması durumunda, yük tevdi edilmeye elverişli değil ise (örneğin; yükün ham petrol olması veya bozulabilecek bir yük olması durumunda) BK/108’de yer alan hüküm uyarınca taşıyanın, taşıtana önceden bildirimde bulunmak suretiyle mahkemeye başvurarak hâkimin izniyle açık artırma yoluyla sattırıp bedelini tevdi etme hakkı vardır. Mahkeme kararıyla satıştan elde edilen meblağ mahkeme kasasına depo edilir. TTK/m.1201’e göre taşıyanın eşya üzerinde hapis hakkı mevcuttur. “Hapis hakkı, eşya, taşıyanın zilyetliğinde bulunduğu sürece devam eder; teslimden sonra dahi, otuz gün içinde mahkemeye müracaat edilmek ve eşya henüz gönderilenin zilyetliğinde bulunmak şartıyla, hapis hakkından doğan yetkilerin kullanılması mümkündür.” Eğer bu işlemler sırasında sürastarya süresi geçirilmiş ise tevdi sebebiyle yaşanan gecikme için de taşıyan sürastarya parasını ve ardiye masraflarını mahkemeden talep edebilir. Bununla birlikte taşıyan hapis hakkını kullanmasına rağmen alacağına kavuşamazsa bu takdirde navlun sözleşmesinin hükümleri çerçevesinde TTK/m.1207’ye göre taşıtana rücu yolu mümkündür. Bu hükme göre ; “Gönderilen, eşyanın teslimini isteme hakkını kullanmazsa, taşıtan, navlun sözleşmesi gereğince navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle yükümlüdür.”

Ayrıca konteynerın teslim edilememesinin uluslararası boyutunu değerlendirdiğimizde Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu/madde 33’te yer alan özel düzenleme karşımıza çıkmaktadır. “İfa sırasında gerçekleştirilen fiil ve işlemler ile malların korunmasına ilişkin tedbirler konusunda bu işlem veya fiillerin yapıldığı veya tedbirin alındığı ülke hukuku dikkate alınır.” Dolayısıyla örneğin; Türkiye’den Almanya’ya taşınmış bir yük söz konusu ise ve yük Almanya’da teslim edilememiş ise yükün ifa yeri Almanya olduğu için Alman Hukuku’nun tevdi şartları değerlendirilerek taşıyanın sahip olduğu hak ve alacaklar o ülke hukukuna göre belirlenecektir. Uluslararası navlun sözleşmelerinin ifa edilememesinde Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu’nda yer alan bu hususa özgü kanunlar ihtilafı kurallarını göz önünde bulundurmak gerekecektir.

(*) 26 Nisan 2022 tarihinde Dünya Gazetesinde yayımlanmıştır.