2021 Başında Türkiye ve Dünya Ekonomisinin Görünümü

Dünya genelinde pandemi koşullarında geçen 2020 yılından sonra 2021’in ilk aylarının gündemini, aşı ile ilgili gelişmeler ve farklı ülkelerde değişik versiyonları ortaya çıkan mutant virüsler belirliyor. Pandeminin mevcut durumuna bakılırsa ve daha olumsuzu yaşanmazsa, ülkeler bazında ve küresel boyutta 2020’deki ekonomik kayıplar, 2021’de (tamamen değilse bile) belli ölçüde telafi edilebilecek görünüyor. Bu yazımızda, Türkiye’nin ve global ekonominin makro göstergelerinden, sanayicileri ve sanayi üretimini doğrudan etkileyenlerden bazılarının mevcut durumuna bakıp beklentileri değerlendireceğiz.

Dünya Ekonomisinin Görünümü

Dünya ekonomisindeki görünümü değerlendirebilmek ve önümüzdeki dönemi öngörebilmek için PMI, Merkez Bankalarının durumu, faizler, destek paketleri ve küresel fon akışına bakmak gerekir.

  • Küresel PMI: 2020 yılının ikinci yarısında pozitif bölgede seyreden küresel PMI endeksi Aralık sonu itibariyle 52,7 olarak gerçekleşti. İmalat PMI 53,8 ile daha yukarıda, doğal olarak hizmet PMI 51,8 ile biraz aşağıda ama her iki PMI güçlü görünmektedir. Pozitif bölgede güçlü seyreden PMI, önümüzdeki dönemde küresel ekonomide güçlü büyümenin habercisidir. Mutant virüslerin turizm ve hizmet sektörleri üzerindeki baskısının azalması hizmet PMI’ını da hızla yukarı taşıyacaktır.
  • Merkez Bankaları: Merkez Bankaları 2020’de ekonomilere çok ciddi destek sağladı, yıl sonu itibariyle Merkez Bankalarının bilançoları %54,6 büyüdü. 2021 başında yapılan açıklamalara ve alınan kararlara bakılırsa, pandemi koşulları devam ettikçe Merkez Bankalarının desteğinin de devam edeceği anlaşılmaktadır.
  • Faizler: Pandemi döneminde küresel ekonomide faizler ya sabit kaldı yada ekonomik aktiviteleri desteklemek amacıya düşürüldü. Örneğin 10 yıllık devlet tahvili faizleri Avrupa’da % -0,6 ; Japonya’da % 0 ; ABD’de %0,9 seviyesinde. Türkiye, bu dönemde faiz artırarak dünyadan negatif ayrıştı.
  • Destek Paketleri: Ülkeler, mali gücü ve bütçe imkanları ölçüsünde ekonomik destek paketleri açıklamaya devam ediyorlar. En son ABD Senatosu $900 milyarlık destek paketini onayladı.
  • Küresel Fon Akışı: Gelişmekte olan ekonomilere, Asya ülkeleri ağırlıklı küresel fon akışı devam etmektedir. Hisse senedi ve tahvil alımları için Aralık/2020’de toplam $45,9 milyarlık fon girişinin $21,9 milyarı Çin ve Hindistan’a; $11,9 milyarı Latin Amerika ülkelerine, $7 milyarı Afrika ülkelerine ve $5,2 milyarı da Avrupa ülkelerine gerçekleşti.

2021 yılında küresel ekonomide faiz artışı ve enflasyon riski beklenmemektedir.

Türkiye Ekonomisinin Görünümü

Türkiye ekonomisinde, “fiyat istikrarı” öncelikli ekonomi politikasının gerektirdiği sıkı para politikası uygulamalarının etkisiyle, 2020 yılına kıyasla 2021 yılında finansmana erişim biraz daha zor ve daha maliyetli olması beklenmelidir.

Sanayi Üretimi: Sanayi üretimi ve kapasite kullanımı pandemi öncesi seviyelerine geldi, sanayi üretiminde önümüzdeki dönem beklentilerini yansıtan imalat PMI endeksi Ocak ayında 54,4’e yükseldi. Güçlü KOBİ dinamiğine dayalı Türkiye ekonomisi, en kötü koşullarda bile üretim performansını devam ettirebilmektedir.

Bütçe Açığı, Cari Açık: 2020 yılı bütçe açığı ₺172,7 milyar, cari açık $38 milyar olarak gerçekleşti. İki açığın birlikte yükseliş trendinde olması 2021 yılının Türkiye ekonomisini zorlayan iki sorunlu alanıdır. Bütçe açığındaki artışın nedeni, artan harcamalara paralel gelir artışı sağlanamaması olurken cari açığın nedenleri ise pandemi nedeniyle düşen turizm gelirine ek olarak $49,9 milyara yükselen dış ticaret açığı olmuştur.

İstihdam: Türkiye ekonomisinin önemli sorunlarının başında şüphesiz istihdamın artırılamıyor olması gelmektedir. Güncel nüfusumuz (göçmenler hariç) 83,6 milyona ulaşırken ne yazık ki çalışan nufüsumuz 27,4 milyona düşmüştür. Üstelik bu sayıya, kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar ile işten çıkarma yasağı nedeniyle ücretsiz izinli olanlar da dahildir.

Borçlanma: 2020 yılı Türkiye’de kamu, reel sektör ve hane halkı borçlanmasının arttığı bir yıl oldu. Merkezi yönetimin 2020’de borcu ₺475 milyar artışla ₺1,812 milyara yükseldi. Reel sektörün sadece ticari bankalara olan kredi borcu ₺3,6 trilyona, hane halkının borcu ₺820 milyara ulaştı. Sonuçta, ticari banka kredilerinin milli gelire oranı 2020’de 17 puan artışla %62’den %79’a yükseldi.

Döviz Rezervi: TCMB son dönem kararlarını, fiyat istikrarı hedefine uygun olarak belirlerken, piyasa koşullarına uygun sürdürüleceği açıklanan faiz seviyesinin etkisiyle döviz kurlarında istikrar oluşması beklenmektedir. Döviz kurlarında istikrar sağlanması sonrasında, swaplar düşülünce -$53 milyara inen net döviz rezervini artırmaya çalışacaktır.

Finansman: 2020’de pandemi koşulları ve dış kaynak çıkışına rağmen, enflasyonuun altında düşük faiz oranlarıyda (kamu bankalarının da özel çabası ile) Türk Lirası cinsinden kredilerde yüksek artış yaşandı. Hazine nakit açığının Ocak/2021’de ₺26,1 olarak gerçekleşmesi, bütçe performansındaki olumsuzluğun devam ettiğine ve kamu harcamalarının yüksek borçlanma ile finansmanına devam edileceğine işaret etmektedir. Bu durumda, bir yandan TCMB’nin fiyat istikrarı öncelikli politikaları, diğer yandan Hazine borçlanmasındaki artışın devamı, 2021 yılında reel sektörün finansmana erişimde zorlanacağı, finansman maliyetlerinin de yüksek seyretmeye devam edeceği anlamına gelmektedir. Hane halkı için de benzer bir durum sözkonusudur, 2021’de tüketici kredilerinde artış beklenmemelidir.

Adnan YILDIRIM

Ekonomi Bakan Yardımcısı (2014-2015)

Türk Eximbank Genel Müdürü (2016-2019)